31 Ağustos 2012 Cuma

Biraz da duygusallık yazalım :)



         Seni Seviyor

Sensizliğe doğacaksa bir gün güneşim
Emin ol işte o gün öleceğim
Yaşamımın tek adresi olduğun günden beri
Unuttum senden sonraki ve önceki
Tüm adresleri
Senden önceki sevgileri
Ve senden önceki her şeyi.
Artık yaşamım senden ibaret
Sen kokuyor her çiçek
Ve senin için doğuyor güneş.
Bu yürek senin adınla atıyor
Ve bu kalp yalnız
                              ‘Seni Seviyor’

ODAK NOKTASI SENSİN.





  Uyu.uyku yarı ölümdür zaten.Her şeyden uzakta olursun        hem.Uyu..İnsanlardan,acılardan,yalnızlıktan,aşktan,sevgiden,
Korkudan,her şeyden kaçıştır bu.İhtiyacın var uykuya.Tıpkı dünyanın insana,insanın oksijene,oksijenin karbondioksite olan ihtiyacı gibi..
  
  Hayal kur.Uyumadan önce,yalnızken,mutsuzken,umutsuzken..
Hep gerçekçi olmak yorar zamanla.Hedeflerden çok hayaller lazım insana.Sağlam temelli içinde gerçekleşme payı olan hayaller.

   Mutlu görün..Acılara,insanlara,dostuna,düşmanına..Herkese mutlu görün.Çünkü onlara zayıf görünürsen darbe alırsın.Unutma,her dost bir gün düşmanın olabilir.

    Ve sev..Hayat sevince güzel.Gerek dağı taşı gerekse bir insanı.Bazen ümitler sevgiyle yeşerir.Hayatı yaşamayı bilmek sevgiyle gerçekleşir.

    Bazen yorulursun güçlü görünmekten.Hayat zor gelir,duraksarsın.Aslında hayat bir koşu maratonudur.Bu koşuda tıkandığın an herkesin tersine koşman gerekir.Elbet yönünden sapanlar olacaktır ama herkes senin peşinden gelecektir.Yani, her şey senin elinde.Kendini keşfet ve kendine güven.Odak noktası sensin!.

30 Ağustos 2012 Perşembe

Seven insan mı bulunurmuş?




  Her seni seviyorum la başlayan hikâye mutlu mu bitecek sanıyorsun? Bugün sendin bendim yarın biz olduk diye mutlu mu olacağız sanıyordun? Yanılıyorsun arkadaş. her canım diyene inanırsan yarı yolda kalırsın. Zaten zamanda herkesin derdi aşk olmuş. İnsanlar her gördüğünü sever olmuş. İç görünüşüyle değil yarım santimlik eteğine ya da cafcaflı giyinişine aşık olur olmuş. İnsanlık bozulmuş. Allah rızası için giyinenler kınanır,medya için soyunanlar alkışlanır olmuş.Tesettürlü olanlar dışlanır olmuş.İnsanlar dünyadan da hızlı döner olmuş.Böyle bir devirde arkadaş, seven insan mı bulunurmuş?
   ‘

Tarihi Övmek Yalnızca Kibirden İbarettir.






            30 ağustos Zafer Bayramı,90 yıldır Türkiye’de ve Kıbrıs’ta her yıl düzenli olarak kutlanan ulusal bir bayramdır.1921 yılında Yunanlılarla yapılan Sakarya Savaşı’ndan sonra Yunanlar gerilemeye başlamıştı. Bunu fırsat bilen Türk Askerleri Atatürk’ün başkomutanlığını yaptığı bir orduyla 26 Ağustos’ta Büyük Taarruzu başlattı.30 Ağustos tarihinde düşmanlar yurttan atıldı. Bu Kurtuluş Savaşı sırasında olduğu ve büyük bir başarıyla sonuçlandığı için 30 Ağustos tarihi Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
           Peki, tarih her yıl anılmakla mı güçlenir? Bir toplum tarihini yaşatmak için sadece her yıl düzenli olarak anmalı mıdır onu? Hiçbir başarı takdirle sınırla kalmamalı devamı getirilmelidir. Şimdi bir savaş yok ama toplumun eski günlerdeki hali de yok. Nerde yardımlaşmayı seven Türk Milleti? Nerde bir savaşta askerler için her şeyinden vazgeçen fedakâr Türk Milleti? Şimdi bırakın fedakârlık yapmayı askere gitmek yerine para ödeyen insanlar bile var.
             Ey Türk Milletli! Bu topraklar yatarak ya da parayla kazılmadı.Günlerce senelerce süren bir mücadele sonucunda Türk Milleti’nin en güçlü millet olduğu kanıtlanarak kazanıldı.Şimdi yatarak bu geçmişle övünmek sadece kibirden ibarettir ve düşmanları sevindirmektir.Bugün dostun yarın düşmanın olabilir.Bu yüzden kalk ve silkelen.Oturduğun semt,yaşadığın ülke baştan başa şehit kanıyla kazanıldı.Sen yatarak hangi birinin hakkını verebilirsin ki?

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Yeniden Doğuş




   Her insanın bir yıkılış dönemi vardır hayatında. Kendini dışlanmış hissettiği, duygusuzlaştığı, kalabalığın içinde kendini yalnız hissettiği bir dönem.
   Aslında bir yeniden doğuştur bu dönem. İnsana o kadar çok şey öğretir ki hayat gerçekten bir okuldur der insan ve bu okuldan mezun olmak için notlar alır kendine anlayabileceği şekilde.
  Ağlamak zayıflıktır bunu öğrenir mesela. Bu yüzden hep yalnız ağlamalıyım der. Sonra acılarını su yüzüne çıkarmanın yan etkilerini görür. Zamanla acılarını gülüşlerinin altına gizler. Bob Marley’in de dediği gibi ‘’Sadece çocukken güler insan,diğerleri palavra.Çünkü insan büyüdükçe komikliklere değil,acılara gülmeyi öğrenir aslında.’’ Ve bence hayatın verdiği en zor derstir acılara gülmek. Çünkü bir yerden sonra yoruluyor insan sürekli gülmekten. Sahte gülücükler yüzde bir aptallık oluşturmaya başlıyor ve birinin bu sahteliği anlaması isteniyor. Tabii ki böyle bir şey olmuyor. Ne bekliyorsunuz ki? İnsanoğlu bencildir. Başkalarının acısını görmezden gelir ama mesele kendininkini anlatmaya gelince muhabbet kuşu kesilir. Böylelikle bu dönem bize yalnızlığı da öğretir.Ve bunların sonucunda mutsuzluğu öğrenir insan.Ve bu hale öyle alışır ki mutluluk ne zaman gitse bağırır arkasında ‘Git.Biz gidenin arkasından da gülmeyi öğrendik.Giden hiçbir şey üzmedi bizi.Sende git mutluluk.Sonuçta sana benim kadar yakışanı bulamayacak ve geri döneceksin.Gidişin hiçbir şey değiştirmiyor.’’ Mutluluğa bile rest çeker insan mutluluğa bile..
   Her çöküş yeni bir başlangıçtır. Bir evi restore etmektense yıkıp yenisini yapmak her zaman daha sağlam bir temel oluşturur. Bu yüzden bu yıkılış dönemi bir nokta değildir hayata üç noktadır cümlenin taa en sonunda. Değeri paha biçilemez bir üç nokta. Ve öğreniriz hayat kısa  sadece mutlu olmalı ve gülmeli insan. Her ne olursa olsun gülmeli.Durup dururken ansızın bir kahkaha atmalı.Varsın insanlar deli olduğunu düşünsün.Ve her şeyi boş vermeli kimse kendinden değerli değil.
   Bu yıkılış döneminin sonunda insan olgunlaşır.Her ne kadar çocukça davransa da çocukluk yapıp şımarsa da içinde olgun ve büsbüyük bir insan yatar aslında onun.Yaşı kaç olursa olsun etrafındaki yaşça büyüklerinden daha olgun düşünebilir.Bunun için sadece yıkılış dönemini değerlendirmeyi bilmeli insan.Yalnız doğduk yalnız öleceğiz.Kalabalıkta yalnız kalıp anlaşılmayacağız.Gece kafamızı  yastığa koyduğumuzda beklide sebepsiz saatlerce ağlayacağız.Bunlara rağmen sadece güçlü olmalıyız.Boş şeylere kafa yormamalı ve insanların gölgesinde ezilmemeliyiz.Çünkü hepimiz mutlu olmayı değil mutluluğu yaşamayı hak ediyoruz..

Gerçek dostuma


Dost; seni koruyan, senle saçmalayan, saçmalıklarına göz yumandır. Bazen ailenden çok seni şımartan her anında yanında olan olmasa da bunu hissettirebilendir. Dost okunduğu gibi tek kelime değildir. Her zaman fazlasıdır. Peki, nerde bulunur bu dost? Gitsek pazara desek ki yarım kilo dost ver. Verir mi? Ya da markette mi satılır bu dost? Kiloyla mı satılır?
Bana göre tek
 dost kelimelerimdir, kelimelerimin birleştiği yazılardır. Çünkü ben ne zaman dost sıfatını bir insan üzerine giydirsem hep küçük gelmiştir kalıbına. Ya da büyüktür o insanın hayallerinden. Kısacası kimse taşıyamadı bu sıfatı. Oysa çok zor değildi zor günümdü yanımda olmak. Şimdi diyeceksiniz ki madem dostun olmuyor nerden biliyorsun dostluğu? Nasıl anlatıyorsun kelimelerle? Ben, dostluğu kız kardeşimde öğrendim. O karşılıksız beni seven, bana ben olma şansını veren, her şeyime rağmen bana katlanan tek insandı. O tam anlamıyla bir dosttu. Her yaşadığımız aramızda kalıyordu. Sabah gözümü açtığımda ve akşam gözümü kapattığımda tam karşımda duran o yatakta o olmazsa olmuyordu. ‘Yorma kendini; Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler seninle gelsin.’ Demiş Charles Bukowski. Kardeşim ise bana hayatım boyunca her durumda eşlik etmekten vazgeçmeyecek tek kişi. Bizi bize bağlayan bağ sadece kardeşlik değil aslında.Çünkü ne kardeşler gördüm düşman gibilerdi.Her şeye sahip olan fakat sevgisiz olan insanlar gibiydiler.Fakat biz bambaşkaydık.Bu yüzden bana dostluğu o öğretti..
Benden 5 yaş küçüktü belki.Hayattan anladığı hiçbir şey yoktu.Yaşamak basitti.Mutluluğu,üzüntüsü,korkuları benimkinden bambaşkaydı beklide ama o hep anladı beni.Nelere üzüldüğümü,nelerin içimi acıttığını,gülüşlerimin sahte mi gerçek mi olduğunu.Yeri geldi beni benden daha iyi tanıdı.O hayatımda tanıdığım en mükemmel insandı ve hâlâ da öyle.Seni anlayan biri olduktan sonraki aradaki yaş farkı lanet bir sayıdır.Bu yüzden onu seviyorum..